Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde gizli bir delikte yaşayan, Rıfkı adında bir fare varmış. Rıfkı, geceleri yuvasından çıkar yemek ararmış. Bulabildiği yemekleri evine getirir, kış için birikim yaparmış.

Günlerden bir gün Rıfkı gece dışarı çıktığında, fare arkadaşları ile karşılamış. Onların sohbetine katılmış ve keyifli saatler geçirmiş. O sohbette fındıktan bahsedilmiş. Rıfkı fındığı daha önce hiç yememiş. Arkadaşları fındıktan konuştukça Rıfkı’nın ağzının suları akmış. O gece evine döndüğünde aklında sadece “fındık” varmış, uykuya daldığında da rüyasında sadece “fındık” görmüş. Ertesi sabah uyandığında arkadaşlarına “Bu fındıkları nerde bulabilirim?” diye sormuş. Arkadaşları da “Karanlık ormanı geçtikten sonra karşına çıkan ilk bahçe” demişler. Rıfkı bir anda ne diyeceğini bilememiş, çünkü karanlık ormanı geçmek neredeyse imkansızmış. Bugüne kadar o ormanı geçen çok az sayıda hayvan varmış. Rıfkı arkadaşlarına teşekkür edip yanlarından ayrılmış. Bir yanı fındıklara ulaşmayı çok istiyor bir yanı da karanlık ormandan çok korkuyormuş. Ama Rıfkı ne olursa olsun o fındıklara ulaşmaya karar vermiş. Etrafta gördüğü arkadaşlarına karanlık ormanın ne kadar korkutucu olduğunu sormuş. Bazıları çok korkunç olduğunu bazıları da hiç korkunç olmadığını söylemiş. Rıfkı bir çanta hazırlamış ve karanlık ormanı geçmeye karar vermiş. Rıfkı eline bir sopa almış ve fındık bahçesine doğru yürümeye başlamış. İlk olarak karanlık ormanı geçmesi gerekiyormuş. Bir süre yürüdükten sonra karanlık ormanın başına gelmiş ve cesaretini toplayıp ormana giriş yapmış. Arkadaşlarının dediği gibi her yerden bir ses geliyormuş ama Rıfkı bu seslerden pek korkmamış. Biraz daha ilerlediğinde aniden önüne bir maymun zıplamış, Rıfkı ne yapacağını bilememiş ve hızla koşmuş. Arkasına dönüp baktığında maymunun gelmediğini görmüş ve sakinleşmiş. Biraz daha ilerledikten sonra bir yılanın ona doğru süründüğü görmüş ve Rıfkı tekrar koşmaya başlamış., koşarken ayağı bir dala takılmış ve yuvarlanmış. O kadar uzun yuvarlanmış ki durduğunda tam bir nehrin kenarında suya düşmek üzereymiş. Hemen kendisini geri çekmiş çünkü suyun kenarında bir timsah varmış.

Rıfkı çığlık atarak koşmaya devam etmiş ve bu sefer bir fare ile çarpışmış. Fare “Yavaş olsana biraz arkadaşım” demiş. Rıfkı “Nasıl yavaş olayım, bu ormandan kaçmam lazım” demiş. Fare “Neden ki?” diye sormuş. Rıfkı “Burası çok korkunç sürekli önüme bir hayvan çıkıyor, beni korkutuyorlar” demiş. Fare gülmeye başlamış “Korkmana gerek yok bu ormanda da diğer ormanlar gibi kimse kimseye zarar vermez. Sadece bu orman sık ağaçlı olduğu için biraz karanlık ve çok hayvan var. İster istemez de sürekli karşılaşıyoruz” demiş. Rıfkı bunları duyunca derin bir “Oh” çekmiş ve fare ile vedalaşıp fındık bahçesine gitmiş. Hemen ağaçlardan fındıklarını toplamış ve afiyetle yemiş. Bir sepet dolusu fındıkla da evine dönüş. Eve gidince bütün arkadaşlarına durumu anlatmış ve herkes rahatlamış. O günden sonra kimse bilmediği, emin olmadığı şeylerden korkmamayı öğrenmiş. Masal da burada bitmiş.

Uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.