Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Ebru adında küçük, sevimli, hayal kurmayı çok seven bir kız çocuğu varmış. Ebru oyun oynarken kurduğu hayalleri canlandırır, o hayal gerçekmiş gibi oyunlar oynarmış. En büyük hayali ise bir peri görmekmiş. Annesi bunun mümkün olmadığını, perilerin gerçek olmadığını anlatsa da Ebru sürekli perileri sayıklarmış.
Günlerden bir gün Ebra annesine: “Anneciğim ben artık peri görmek istiyorum. Bunu çok istiyorum lütfen bana peri göster” demiş. Annesi: “Kızım bu mümkün değil çünkü periler gerçek değil. Onların sadece hayalini kurabilirsin” demiş. Ebru buna çok üzülmüş ve odasına gidip yatağına girmiş. O sırada yerde duran oyuncak kolyesini görmüş, yerden almış ve onu avuçlarının içinde sıkıca tarak tekrar yatağına girmiş. Bir peri ile konuştuğunu hayal ederek uykuya dalmış. Rüyasında periler ülkesinde gözlerini açmış ve her yerde uçuşan periler görmüş. Ebru şimdi çok mutluymuş ve hemen bir perinin yanına gidip konuşmaya başlamış: “Merhaba benim adım Ebru. Sizi görmeyi, tanışmayı, konuşmayı çok istiyordum sonunda gerçek oldu” demiş. Peri ebruya gülümseyerek: “Peri ülkesine hoş geldin güzel kız. Burada gördüğün her şey sihirli madem bizi görmek çok istiyordun o zaman gel bizimle bir gün geçir sonra evine dönersin” demiş. Ebru çok sevinmiş ve perinin peşine takılıp gitmiş. Peri: “Bak burası perilerin yaşadığı sihirli şato” diyerek evlerini göstermiş. Sonra birden dönüp: “Bak burası da sihirli orman” demiş. Biraz daha ilerlediklerinde “Bak bunlarda peri arkadaşların hepsi ile tanış” demiş ve arkadaşlarına Ebru’yu tanıtmış. Ebru ve periler derin bir sohbete girmişler. Ebru o kadar mutluymuş ki saatin nasıl geçtiğini hiç anlamamış. Peri: “Ebru artık gitme vaktin geldi. Ama sana gitmeden peri hazinesini de göstermek istiyorum” demiş ve onu devasa bir mağaraya sokmuş. Burada ışıl ışıl kolyeler, parıl parıl parlayan yüzükler, küpeler, taçlar varmış. Ebru’nun gözleri parlamaya başlamış. Çünkü hepsi birbirinden güzelmiş. Peri içlerinden bir tane kolyeyi alıp Ebru’ya uzatarak: “Al bakalım bu senin olsun, baktıkça bizi hatırlarsın” demiş. Ebru kolyeyi alıp sıkıca elinde tutmuş: “Çok teşekkür ederim yaşadığım bu güzel günü hiç unutmayacağım. Ama artık gitmem lazım evdekiler beni merak eder” demiş ve perilerle vedalaşıp eve gitmiş.
Ebru o sırada gözünü açmış ve elini sıkıca tuttuğunu fark etmiş. Gördüğü rüyanın etkisiyle avucunu açmış ve içinde parıl parıl parlayan bir kolye varmış. Bu kolyeyi bir an perilerin verdiği kolye zannetmiş ama daha sonra anlamış ki bu kolye kendi kolyesiymiş ve yaşadığı bu güzel dakikalar sadece bir rüyaymış. Fakat gördükleri bir rüya olsa da Ebru çok mutluymuş. Perilerin gerçek olmadığını artık anlamış ama onların hayalini kurmaktan hiç vazgeçmemiş. Masal da burada bitmiş.
Peri masallarını okumayı seviyorsanız Peri Masalları kategorimizi inceleyebilirsiniz.