Bir zamanlar, şehrin birinde yaşayan Duru adında sevimli bir kız varmış. Duru ikinci sınıfa gidiyormuş, okulun yanı sıra jimnastik kursuna da gidiyormuş. Küçük kız jimnastik yapmayı çok seviyormuş. Evde boş zamanlarında minderlerin üzerinde sürekli takla atıyor, esneme hareketleri yapıyormuş. En büyük hayali ise büyüdüğünde çok iyi bir jimnastikçi olmakmış.
Günlerden bir gün Duru, her gün olduğu gibi sabah erken saatte kalkmış, formasını giymiş, çantasını hazırlamış ve okula gitmiş. Arkadaşlarıyla birlikte keyifle ders işlerken, jimnastik öğretmeni sınıfa girmiş ve bir duyuru yapmış. Öğretmen “Çocuklar okulumuzda bir jimnastik takımı kurmaya karar verdik. Jimnastiği seven öğrenciler yarın takım için başvurabilirler” demiş. Bu haberi duyan Duru çok mutlu olmuş, en büyük hayaline bir adım daha yaklaştığını düşünmüş. Eve gider gitmez ailesine okul takımından bahsetmiş ve seçmelere katılacağını söylemiş. Anne ve babası küçük kız ile gurur duymuş ve seçmeler için yüreklendirmiş. Duru o gece heyecandan uyuyamamış. Yatağına yatıp kendi kendine düşünmeye başlamış. “Ya seçilemezsem, ya öğretmen beni beğenmezse…” diye sürekli düşünmüş. Sonunda sabah olmuş heyecanla okuluna gitmiş, başvuru formunu doldurmuş ve seçmeler için sırasının gelmesini beklemiş. Sonunda sırası gelmiş, çok heyecanlıymış ama mindere çıktığında heyecanını bir kenara bırakmış ve öğretmeninin söylediği hareketleri tek tek yapmış. Artık sonuçların açıklanacağı günü beklemekten başka yapacağı bir şey yokmuş. Bir kaç gün sonra koridorun duyurular bölümüne sonuçlar açıklanmış. Duru’nun ismi listede ilk sıralardaymış. Küçük kız takıma seçildiği için çok mutluymuş. O gün eve gitmeyi sabırsızlıkla beklemiş çünkü annesine ve babasına bu güzel haberi vermek için sabırsızlanıyormuş. Eve gittiğinde önce annesine sonra babasına sarılmış ve takıma seçildiğini anlatmış. Ailecek çok mutlu bir akşam geçirmişler. Ertesi gün antrenmanlar başlamış. Hareketler oldukça zormuş fakat Duru her hareketi en iyi şekilde yapmaya çalışıyormuş. Bir antrenman sırasında Duru, dengesini kaybetmiş ve yere düşmüş. Parmağı çok acıyormuş. Öğretmeni hemen müdahale etmiş ve Duru’nun ailesini aramışlar. Hastaneye gittiklerinde, doktor parmağının çatladığını ve elinin alçıya alınması gerektiğini söylemiş. Duru bu haberi duyunca çok üzülmüş. “Şimdi nasıl antrenman yapacağım?” diye düşünmüş ve ağlamaya başlamış. Eve gittiklerinde Duru’nun morali hala çok kötüymüş. Annesi, Duru’nun yanına gidip “Güzel kızım, lütfen üzülme. Bu jimnastikçi olman için engel bir durum değil. Elin alçıdayken de çalışmalarına devam edebilirsin. Hareketlerin nasıl yapılacağını izler, bacaklarını güçlendirir, daha esnek olmak için çabalayabilirsin.” demiş. Annesinin bu sözleri Duru’ya cesaret vermiş. Kolu alçıdayken, bacaklarını güçlendirmek daha esnek olmak için çabalamış. Üç haftanın sonunda Duru’nun parmağı iyileşmiş ve eli açıdan çıkmış. Takımıyla birlikte yeniden tam bir uyum içinde çalışmaya başlamış.
Günler Duru ve arkadaşlarının antrenmanlarıyla geçip gitmiş. Okul takımı çok güçlüymüş, herkes onlara çok güveniyormuş. Sonunda beklenen gün gelip çatmış ve Jimnastik yarışması için sporcuların hepsi sıraya girmiş. Okullar tek tek sahneye çıkmış, sıra Duruların okula gelmiş. Tüm takım, rengarenk kıyafetleriyle sahneye çıkarken heyecanlı ama bir o kadar da gururluymuş. Duru ve arkadaşları ellerinden geldiğince tüm hareketleri yapmışlar. Tüm okullar performanslarını sergiledikten sonra sıra birinciyi açıklamaya gelmiş. Yarışma sonunda jüri, Duru ve arkadaşlarının okulunu birinci seçmişler. Hepsi sevinçten havalara uçmuş. Okula büyük neşe ile dönmüşler. Herkes onlarla gurur duyuyormuş. Jimnastik öğretmenleri çocukların hepsini tebrik etmiş, en çok da Duru’yu. Duru parmağının çatlamasına rağmen hiç pes etmemiş ve onun bu inancı bütün arkadaşlarına ders olmuş. Duru, hayallerini gerçekleştirmek için çalışmanın ve pes etmemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış.
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.