Bir zamanlar uzak diyarlarda zengin bir kral vardı. Kral, bir gün, ülkesindeki her yeri görmek istedi. Bunun için dağ, bayır demeden baya yol katetti. Himayesindeki şehirleri, köyleri, kasabaları bir bir gezdi. Epey yorulunca sarayına döndü. Veziriyle konuşurken bu yollarımız neden böyle kayalarla dolu? Yürüdüğümde yol üzerindeki taşlar ayağımı acıtıyordu. Bu durumu düzeltmeliyiz. Bunun için gerekirse yolları deri ile kaplayın.
Vezir, kralın bu emrini pek mantıklı bulmayıp kraliçe ile paylaştı. Çünkü tüm yolları deri ile kaplamak için baya bir inek derisi bulmaları gerekecekti. Hem çok pahalı hem de zaman alıcı bir işti.
Kraliçe, bu durumu konuşmak için kralın yanına gitti.
Kraliçe,
– “Yoldaki taşlar ayağına batıyor diye bu kadar para harcamaya ne gerek var? Tüm yolları deriyle kaplamak yerine, ayağını bir deri parçasıyla örtebilirsin.” dedi.
Kral, kraliçenin söylediklerine hak verdi. Derhal deriden bir çift ayakkabı yapılması emretti ve ayakkabılarını giyip ülkesini gezmeye devam etti.
Masaldaki öğüt: Dünyayı değiştiremeyiz ama kendimizi değiştirebiliriz.