Zamanın birinde, neşeli bir kasabada yaşayan Can ve Canan adında iki kardeş yaşarmış. Bu iki kardeş birbirlerine çok benzeseler de karakter olarak farklı kişiliklere sahiplermiş. Can, macerayı çok seven, heyecanlı birisiymiş. Canan ise sakin ve planlarına odaklı bir kızmış. İki kardeş bu farklılıklar yüzünden pek anlaşamıyor, sürekli tartışıyorlarmış.
Can ve Canan zamanla büyümeye, kendi hayatlarına şekil vermeye başlamışlar. Can, maceradan maceraya koşarken, Canan sakin bir hayat geçiriyormuş. İki kardeş de birbirinin hayatını çok sıkıcı buldukları için beraber vakit geçirmiyorlarmış. Bu durum zamanla büyümüş ve aralarında bir mesafe oluşmaya başlamış. Özel günlerde birlikte anne ve babalarını ziyaret ediyor daha sonra evlerine geri dönüyorlarmış. Anne ve babaları çocuklarına çok kızıyor, elbet bir gün hatanızı anlayacaksınız diyorlarmış. Günlerden bir gün, Can bir dağa tırmanmak istemiş ve arkadaşları ile birlikte tırmanacağı dağa gitmiş. Bu iş diğer işlerinden daha zormuş fakat Can bunu da başaracağını biliyormuş. Bütün önemlerini alıp dağa tırmanmaya başlamış. Ama daha uzun yol olamadan ayağı kaymış ve ere düşmüş. Düştüğü yer çok yüksek bir yer değilmiş bu yüzünden ayağında küçük bir kırıkla atlatmış. Arkadaşları hemen Can’ı hastaneye götürmüşler ve ilk olarak ablası Canan’ı aramışlar. Canan haberi alınca koşarak kardeşinin yanına gitmiş ve ona sarılmış. Hastaneden çıkınca da kardeşini evine götürmüş ve iyileşene kadar Can’a bakmış.
İki kardeş bunca sene ayrı kaldıkları için çok üzülmüşler. Birbirlerine saygı duymaları gerektiğini anlamışlar. Herkesin ilgi alanı, yaşam tarzı farklı olabilirmiş önemli olan kişiyi olduğu gibi kabul etmekmiş. Sonunda bunu anlayan iki kardeşin arasında ki mesafe uçup gitmiş. İyi anlaşmaya, aralarında ki bağı kuvvetlendirmeye başlamışlar. O günden sonra bir daha hiç ayrılmamışlar. Bu duruma en çok sevinen de anne ve babaları olmuş. Ailecek mutlu bir hayat sürmüşler. Bu hikâyede burada bitmiş.
Kısa hikâye okumayı seviyorsanız Kısa Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.