Çoban Keloğlan Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar Keloğlan keleş oğlan, her işi beleş oğlan diye bir Allah’ın kulu varmış. Anne ve babasıyla güzel güzel yaşıyorlarmış. Gel gelelim bu Keloğlan’ın masalını anlatmaya;
Keloğlan’ın babası bir gün dağda koyunları otlatmaya giderken haramiler babasının yolunu keser. Kendilerine bir kaç koyun vermesini isterler. Keloğlan’ın babası ise itiraz eder ve: “
Bu koyunları bana emanet ettiler, veremem” der ve vermeyi kabul etmez. Haramiler bu sefer zorla almaya çalışır. Keloğlan’ın babası ise haramilere direnir. Buna kızan haramiler de, onu zindana atıp, koyunların da hepsini almışlar. Aradan günler, haftalar aylar geçmiş. Babasının esir alındığını öğrenen Keloğlan ile anası çaresiz bekliyorlarmış. Ama 1 yıl sonunda artık koyunlar da olmayınca geçinmeleri zorlaşmış. Köylüler de yeni çoban arıyormuş. Ama herkes haramilerin kendisini de esir etmesinden korktuğu için köyün çobanı olmaya yanaşmıyormuş. Bakmış olacak gibi değil Keloğlan, düşünmüş taşınmış köyün yeni çobanı olmaya karar vermiş.
Köylüler ise önce itiraz etmiş; “Sen yapamazsın, hem küçüksün hem de okuman gerek” demişler. Tüm itirazlara rağmen annesinin de rızasına alan Keloğlan çoban olmak için köylüyü ikna etmiş. Köylüde “bizden günah gitti!” diyerek koyunlarını yeni çoban Keloğlan’a teslim etmişler.
Aslında Keloğlanın asıl amacı; babasını o haramilerin hapsettiği yerden kurtarmakmış. Gelen haberlerden haramilerin babasını esir aldığını biliyormuş. Fakat babasının nerede ve kimler tarafından esir tutulduğunu da bilmiyormuş. Sabahın ilk ışıkları ile köylünün kendisine teslim ettiği koyunları almış ve yola çıkmış. Babasının geçen yıl kaybolduğu dağın eteklerine gelmiş. Dağın yamacındaki derede koyunlar su içmeye başlamış.
Keloğlan da tüm gün yürümekten çok yorulmuş. “Şu ağaç gölgesinde biraz dinlensem iyi olur” diye düşünmüş. Ama ağacın gölgesine uzandığı zaman yorgunluğunda etkisiyle hemen uykuya geçmiş. Bu arada suyu içen koyunlarda önce otlamaya başlamışlar, otlarken de dört bir yana dağılmışlar. Aradan süre geçmiş akşam olmuş.
Bakmış köylüler Keloğlan ve koyunlar ortada yok. Telaşa kapılmışlar. “Biz ne ettik, el kadar çocuğa koyunları teslim ettik, dağa gönderdik. Başına bir iş gelmese bari” diye söylenerek onu aramak için yola koyulmuşlar.
Bu arada bizim çoban Keloğlan ise duyduğu sesler üzerine uykudan uyanmış. Bir bakmış sağa sola dağılmış koyunlarını haydut kılıklı bir takım adamlar topluyormuş. Topladıklarını da dağa doğru sürüyormuş. Çoban Keloğlan yattığı yerden doğrulmuş ve seslenmiş. “Aman ağam ne yapıyorsunuz siz? Onlar bana emanet edilen sürü, sahipsiz değil onlar!” demiş. Haramilerin başı olduğu belli olan bir adam kahkahalar atarak ona doğru gelmeye başlamış.
Gelirken de kızgınlık içinde “Bak sen şu bacaksıza bir de kafa tutuyor ! Bilmiyor ki geçen sene bize böyle karşı koyan birisi halen zindanda yatıyor!” demiş. Keloğlan bu haydut kılıklı adamların babasını esir alan haramiler olduğunu anlamış. Hemen kurnaz bir plan yapması gerekiyormuş.
Haramiler başı Keloğlanın yanına gelmiş ve sormuş. “Bu koyunları sen bize vermiyor musun ?” demiş.
Çoban keloğlan ise “Ne haddime ağam, yeter ki beni bırakın hatta beni bırakıp burada beklerseniz ben size bir sürü daha getirebilirim!” demiş. Harami başı; “Tamam” demiş ve eklemiş “Sevdim seni, akıllı çocuksun ama çabuk gelmezsen seni bulur canını alırım! ” diye de uyarmış.
Haramilerin elinden kurtulan çoban Keloğlan köye doğru koşmaya başlamış. amacı köylüleri getirip haramileri yakalatmak ve babasını kurtarmakmış.
Köye doğru koşarken de kendisini aramaya çıkan köylüler ile karşılaşmış. Bir çırpıda olanı biteni anlatmış, köylülerle birlikte haramilerin olduğu yere gidip güzel bir baskın yapmışlar ve tüm haydut çetesini ele geçirmişler. Daha sonra da çoban Keloğlanın babasının esir tutulduğu yeri öğrenip onu serbest bırakmışlar.
Masalın sonunda çoban Keloğlan, babası ve köylüler köylerine dönmüşler. Hepsi mesut ve mutlu bir hayat yaşamışlar. Bu masal da burada sonra ermiş. Gökten üç elma düşmü; biri yazanın başına, ikincisi okuyanın başına, üçüncü elma da dünyadaki tüm iyi insanların olsun.