Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Anka adında bir tavşan yaşarmış. Bu tavşanın bembeyaz tüyleri, masmavi gözleri varmış. Anka, annesi ve babasıyla birlikte küçük tatlı bir evde yaşarmış.
Anka bilgisayar oyunlarını çok severmiş. Her gün saatlerce bilgisayar başında oturur, sadece zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için kalkar, daha sonra tekrar otururmuş. Annesi ve babası Anka’yı sürekli uyarır, gözlerinin bozulacağını söylermiş. Ama gelin görün ki Anka onları hiç dinlemez hatta gece uykusundan uyanır oyun oynamaya devam edermiş. Günlerden bir gün Anka sabah uyanmış ve başının çok ağrıdığını hissetmiş. Hemen annesine gidip “Anneciğim, başım çok ağrıyor” demiş. Annesi “Şimdi sana bir ilaç veririm Ankacığım hemen geçer” demiş. Anka ilacı içmiş ve baş ağrısı hemen geçmiş. İlacın etkisi bir kaç saat sonra geçince baş ağrısı tekrar başlamış ve Anka bütün gün yatıp dinlenmiş. Baş ağrısı bir kaç gün boyunca devam etmiş ve en sonunda Anka’yı doktora götürmeye karar vermişler. Fakat Anka doktordan çok korkuyormuş. Doktora gitmemek için her gün bir bahane buluyormuş. Bu süreç bir hafta devam etmiş. Bir sabah uyandığında bilgisayarı açan Anka’nın gözleri sulanmaya başlamış. Neler olduğunu anlamayan küçük tavşan koşarak annesinin yanına gidip olanları anlatmış. Anne tavşan, Anka’nın sorununun gözleri olduğunu düşünüp hemen göz doktorundan randevu almış. Randevu günü geldiğinde Anka ağlamış, bağırmış, kaçmış ama annesi zorla onu doktora götürmüş.
Doktor Anka’nın göz muayenesini yapmış ve gözlerinin bozulduğunu, bundan sonra gözlük kullanması gerektiğini söylemiş. Anka günlerdir doktora gitmediği için çok pişman olmuş. Çünkü şimdiye kadar doktora gitmiş olsaymış, gözlerini bu kadar yormaması gerektiğini öğrenecekmiş. O günden sonra Anka bilgisayara bir saatten fazla oturmamış ve doktora gitmekten hiç korkmamış. Yaşadığı bu olayı da bütün arkadaşlarına anlatmış, tüm yavru hayvanlara iyi bir ders olmuş. Masal da burada bitmiş.
Kısa masal okumayı seviyorsanız Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.