Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken bir nehir kıyısında, çok iyi arkadaş olan bir fil ile bir su aygırı yaşarmış. Bu iki arkadaş genellikle nehir kıyısında oturup uzun uzun sohbet edermiş. Sıcak yaz günlerinde arada bir de nehre girip birlikte eğlenir ve serinlermiş.
Nehir kıyısının yakınında bir de yaşlı bir kaplumbağa yaşarmış. Bilge ve zeki bir hayvan olan bu kaplumbağa kolay kolay aç da, parasız da kalmazmış ama gün gelmiş hiç parası kalmamış. Ne yapsam da para kazansam diye düşünürken aklına güzel bir fikir gelmiş.
Daha önce nehir kıyısında gördüğü filin yanına gitmiş ve ona bir iddia teklifinde bulunmuş. İyi bir yüzücü olan kaplumbağa, nehri iyi bilirmiş. File, ayağına bir ip bağlayıp suya gireceğini, filin ise onu karadan çekemeyeceğini iddia etmiş. Fil, önce kendi cüssesine sonra da kaplumbağanın cüssesine bakmış ve kahkaha atmış. 10 altın için iddiaya girmişler.
Kaplumbağa ayağına bağladığı iple nehre girmiş. Nehre girer girmez de suyun altında ayağına bağladığı ipi çözüp nehrin dibindeki kayaya bağlamış. Fil gülerek ipi çekmeye başlamış ama o da ne! Kaplumbağayı bir türlü nehirden çıkaramıyormuş. Neredeyse hortumu kopacakmış ama kaplumbağa bana mısın demiyormuş. Fil sonunda pes etmiş ve iddiayı kaplumbağanın kazandığını kabul etmiş.
Kaplumbağa hızlıca ipi kayadan çözüp tekrar ayağına bağlamış ve nehirden çıkmış. 10 altınını alıp evine gitmiş. Uzunca bir süre rahat içinde yaşamış. Ama bir süre sonra altınları bitmiş. Bu defa ne yapacağını düşünmeye durmuş. Sonra aklına su aygırı gelmiş.
“File yaptığım numaranın aynısını neden su aygırına da yapmayayım ki” diye kendi kendine söylenmiş. Hemen nehir kenarına gitmiş ve su aygırını yalnızken yakalamış. Aynı teklifi su aygırına da yapmış. Su aygırı tıpkı fil gibi gülerek kabul etmiş.
Ama kaplumbağaya bir şart sunmuş; Kendisi suya girecek, kaplumbağayı nehre çekecekmiş. Kaplumbağa beklemediği bu şart karşısında önce şaşırmış ve sonra hızla etrafı süzmüş. Başını sallamış ve su aygırının şartını kabul etmiş. Ayağına ipi bağlayıp nehrin kıyısındaki büyük çınar ağacının yanına gitmiş. Su aygırı arkasını dönüp suya girmeye başlar başlamaz, hızlı bir hamleyle ayağındaki ipi çözüp ağaca bağlamış.
Su aygırı ipi çekmeye başlamış ama kaplumbağa yerinden milim kıpırdamıyormuş. Ne kadar denediyse de kaplumbağayı suya çekememiş. Pes edip yenilgiyi kabul eden su aygırı kızgınlıkla suya daldığındaysa kaplumbağa ipi hemen ağaçtan çözüp ayağına tekrar bağlamış.
Bu olaydan sonra fil ve su aygırı kaplumbağaya arkadaşlık teklif etmişler. “Sen de en az bizim kadar güçlüsün. Hatta bizden daha güçlüsün. Neden bizimle arkadaş olmuyorsun” demişler.
Kaplumbağa bu teklifi kabul etmiş. Ama fille karada, su aygırıyla suda zaman geçirmek onu biraz yormaya başlamış. İlk yumurtlama döneminde yumurtalarının bir kısmını nehrin kenarındaki sahile, bir kısmını ise ormanın içine bırakmış.
İşte o gün bugündür kaplumbağalar hem suda, hem de karada yaşıyor…
Nijerya Halk Masalı
Derleyen: Pedagog Ercüment Eşsiz
Daha pek çok havanlarla ilgili olan masallarımızı “Hayvan Masalları” adlı kategorimizde bulabilirsiniz.