Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, orman ile iç içe olan bir ülke varmış. Bu ülke adeta bir orman gibiymiş. Çünkü insanlar evlerini hiçbir ağacı kesmeden ormanın içine yapmışlar. Orada yaşayan hayvanlarla da dost olmuşlar. Ne insan nede hayvanlar birbirlerine zarar vermiyor, dostça yaşıyormuş. Ülkenin kralı da halkı gibi sarayını ormanın içine yapmış ve hayvanlarla birlik içinde yaşıyormuş.

Ülkenin bu mutlu ve dayanışma hali diğer ülkelerinde dikkatini çok çekmiş. Duyan herkes “Bu mümkün değil, insanlar ve hayvanlar mutlaka bir gün kavga eder” demişler. Kardeş ülke bunu duysa da bek umursamamış. Çünkü kimsenin huzurlarını bozmaya niyeti yokmuş. Günlerden bir gün Kardeş ülkesine bir adam gelmiş. Bu adam hayvanları hiç sevmiyormuş. Fakat ülkenin konumunu çok sevdiği için oraya yerleşme kararı almış. Adam kısa sürede bir ev bulup ülkeye yerleşmiş. Yerleşmiş yerleşmesine ama hayvanların orada olması, herkesin onlarla birlikte zaman geçirmesi adamı çok sinirlendiriyormuş. Hayvanları bir an önce ülkeden uzaklaştırmaya karar vermiş. Bunun için bir plan yapmış. Kralın küçük kızını saklayıp, hayvanların yaptığını söyleyecekmiş. Ertesi sabah kötü kalpli adam erken saatte saraya gitmiş ve küçük kızı dışarı da oynarken görmüş. Onu kardırmış ve sarayın bahçesinde ki kulübeye kilitleyip sarayı terk etmiş. Küçük kız kulübenin camından evini, babasını, annesini gördüğü için hiç korkmamış. Ama oradan çıktığında kötü kalpli adamı babasına şikâyet edeceğine kendisine söz vermiş. Adam eve gittikten kısa bir süre sonra “Kralın kızı kayıp” anonslarını duymuş. Hemen giyinip saraya gitmiş. Oraya toplana halkın ve hayvanların arasından sıyrılıp “Bu iş kesin hayvanların işidir” demiş. Küçük kız ise bunu duymuş ve “Hayır hayır” diye bağırmaya başlamış ama kızı duyan olmamış. Kral “Bu mümkün değil” demiş. Kötü kalpli adam “Kim sizin kızınızı saklayabilir kralım, bunu sadece hayvanlar yapar. Onlar annelikten babalıktan ne anlar” demiş. Hayvanlar ve halk adamın söylediklerine çok sinirlenmişler, hepsi bir ağızdan bağırmaya, söylenmeye başlamışlar. Kral “Sakin olun arkadaşlar, bu ülkede hayvanların bunu yapmayacağını hepimiz biliyoruz. Kimse kimsenin anne ve babalığını sorgulayabilecek güçte değil. Ama sen yabancı, sen bu ülkeyi bilmediğin için hayvanlara iftira atıyorsun. Böyle bir şeyi rahatlıkla söyleyebiliyorsan bunu sen yaptın. Hemen söyle kızım nerede?” demiş.

Kötü kalpli adam, köşeye sıkışmış. İnsanların ve hayvanların birbirlerine bu kadar bağlı olduğunu bilmiyormuş. Kaçacak yeri kalmadığı için kızın yerini söylemiş. Hemen hayvanlar gidip kapıyı açmış, kız babasına koşmuş ve onu adamın sakladığını söylemiş. Kral, halk ve hayvanlar ceza olarak adama ülkeyi terk etmesini söylemişler. Adam da mutsuz bir şekilde ülkeyi terk etmiş. Bir daha da kimseye iftira atmamış. Masal da burada bitmiş.

Uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.