Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde ülkenin birinde yaşayan açgözlü bir kral varmış. Bu kral öyle açgözlüymüş ki halkına yardım etmesi gerekirken, o halktan altın topluyormuş. Kral her sene “Altın Kiraz” yarışması düzenliyormuş. Ülkenin bir yerinde altından bir kiraz ağacı olduğunu söylüyormuş ve oradan kiraz getirene bir kese altın vereceğini söylüyormuş. Zavallı halkta kralın bu sözlerine inanıyor ve her yerde altından bir kiraz ağacı arıyorlarmış. Fakat gelin görün ki ne altından bir ağaç neden altından bir kiraz bulamıyorlarmış. Onlar altın kirazı bulamayınca krala bir altın veriyorlarmış. Böylelikle her sene halkından bir altın alan kral, servetine servet ekliyormuş.
Günlerden bir gün bu ülkeye genç bir kız yerleşmiş. Herkese bu genç kızı kısa sürede sevmiş. Günler, aylar hızla geçmiş ve altın kiraz yarışmasının günü gelip çatmış. Genç kız bu yarışmanın afişlerini her yerde görmüş ve komşusuna merakla “Bu ne yarışması?” diye sormuş. Komşu kadın yarışma ile ilgili olan biteni genç kıza anlatmış. Fakat genç kız bu altın kiraz hikayesine hiç inanmamış. Hatta kralın halkına böyle bir oyun oynamasına da çok sinirlenmiş. Genç kız hemen gidip yarışmaya katılmak için başvuru yapmış. Birkaç gün sonra yarışma için bütün halk sarayın bahçesinde toplanmış. Kral: “Ey halkım, beklediğiniz yarışma geldi çattı. Bu sene ödülü üç katına çıkardım. Her kim ki bana altın kiraz getirirse ona tam üç kese altın vereceğim. Fakat getiremezseniz, her sene olduğu gibi sizler bana bir altın vereceksiniz” demiş ve bütün halk kabul etmiş. Yarışmaya start verildiğinde herkes bir yöne dağılmış ve genç kıza hemen evine gidip altın rengi bir boya alıp bir kiraz ağacı bulmuş. Bütün ağacı üşenmeden altın sarısına boyamış. Kirazları ise altın renk gıda boyasına boyamış. Bir kutunun içine de birkaç tane kiraz koyup, krala götürmüş. Kral altın kirazları görünce çok sevinmiş, yıllardır hayal kurduğu kirazlar şu an ellerinin içinde duruyormuş. Hemen söz verdiği gibi üç kese altını genç kıza vermiş. Bütün halk şaşkınlık içinde genç kızı izlemeye başlamış. Genç kız altınları bütün halka dağıtmış. Yıllar sonra halkın krala verdiği bütün altınlar sahiplerine geri dönmüş. Kral altın kirazı ısırmak için ağzına götürdüğünde bu kirazların boyalı olduğunu anlayıp: “Ne hakla beni kandırırsın?” diye bağırmaya başlamış. Genç kız “Bunca zamandır siz bu insanları kandırdınız, onların yaşadığı durumu şimdi anlamışsınızdır umarım. Herkesi kandırırsanız bir gün sizde kanarsınız. Bunu unutmayın” demiş.
Halk kralın bugüne kadar kendilerini kandırdığını öğrendiğinde çok sinirlenmiş ve bir daha krala hiç inanmamışlar. Kralda halkına yaptığı davranıştan dolayı çok pişman olmuş ve kral olmaktan vazgeçmiş. Onun yerine kalbi temiz bir insan kral olarak başa getirilmiş ve o günden sonra herkes neşe içinde yaşamaya başlamış. Masal da burada bitmiş.
Uzun masal okumayı seviyorsanız Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.