Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken çok büyük çam ağaçlarının olduğu bir ormanda tek başına yaşayan yaşlı bir adam varmış. Bu yaşlı adam ormanda, insanların kötülüklerinden bıktığı için onlardan uzak, tek başına yaşayabileceği bir kulübe inşa etmiş. Karısını yıllar önce kaybeden bu yaşlı adamın sadece bir kızı varmış ve o da kocasıyla birlikte şehirde yaşarmış.

Bu yaşlı adam, kulübesinin önünde yetiştirdiği sebzeleri tüketir, kümeste beslediği tavuk ve bıldırcınların yumurtalarıyla beslenir, ara sıra da dereden balık avlar, kendi halinde yaşar gidermiş. Tabi kendisini bu ıssız ormanda koruyacak iki köpeği ve yine kendisine arkadaşlık edecek üç kedisi varmış. O kadar uzun süre hayvanlarla yaşamış ki, artık hayvanların dilinden anlar olmuş.

Günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovalamış ve yaşlı adam iyice elden ayaktan düşmüş. Oturup kızına mektup yazmaya ve durumunu anlatmaya karar vermiş. Yazmayı bitirdiği mektubunu kedilerden birinin ağzına vermiş. Köpeklerden birini de kediyi koruması için onunla yollamış.

Kedi ve köpek yaşlı adamın kızının evinin yolunu tutmuşlar. Gitgide yollarına bir dere çıkmış. Köpek, kedinin ağzındaki mektubu düşüreceğinden endişelenmiş ve mektubu ondan almış. Fakat o da ne! Mektubu kendisi düşürmüş ve derede sırılsıklam olan mektup suya kapılarak gözden kaybolmuş.

Mecbur geri dönmüşler. Durumu kediden öğrenen yaşlı adam, ceza olarak, diğer köpeğin mektubu suya düşüren köpeğin kuyruğunu ısırmasını istemiş. Köpeğin biri kaçarken diğeri kovalamış. Kaçan köpek kuyruğunu sallayarak arkadaşının ısırmasını engellemeye çalışmış.

İşte o gün bugündür, köpekler ne zaman birbirini görse kuyruğunu sallar.

Yazar: Pedagog Ercüment Eşsiz

Hayvanlarla ilgili en güzel masalları “Hayvan Masalları” adlı kategorimizden okuyabilirsiniz.