Bir zamanlar uzak bir köyde yaşayan Oğuz adında bir genç varmış. Oğuz köyde merhameti ile bilinir, herkese yardım eder, hayvanlara bakarmış. Yuvasız kuşlara yuva yapar, kulübesi olmayan köpeklere kulübe yapar, kedilere kedi evi inşa edermiş.
Oğuz’u bütün köylü çok severmiş, küçüğünden büyüğüne Oğuz ismini ağızlarından düşürmezlermiş. Günlerden bir gün köye saldırgan bir köpek gelmiş. Bütün köylü köpeği gördüğünde kaçışıyorlarmış. Çocuklar dışarda oynayamaz olmuşlar, büyükler sokakta gezemez olmuşlar. Oğuz ise köpeği izliyormuş, ona yardım etmek, onu da diğer köpekler gibi sakin bir canlıya dönüştürmek istiyormuş. Bütün cesaretini toplamış ve köpek ile baş başa kalmaya karar vermiş. İlk olarak köpek için büyük bir kulübe yapmış ve köpeğin yattığı yere koymuş. Köpek Oğuz’u kulübeyi bırakırken görmüş ve işini bitirmesi için hiç yerinden kalkmamış. Oğuz gidince hemen sıcak yuvasına girmiş ve derin bir nefes almış. Çünkü hayatı boyunca kimse ona ilgi göstermemiş. Kimse ona sıcak bir yuva vermemiş. Aksine insanlar ona hep eziyet etmiş. Bu kadar kötü şey yaşayınca köpekte insanları sevemez olmuş. Oğuz hemen kulübenin yanına kocaman bir su kabı ve mama kabı koymuş. Köpek de usulca kalkmış önce suyunu içmiş sonra yemeğini içmiş ve Oğuz’un ayaklarının dibine yatıp uyumuş.
Oğuz’un hemen gözleri dolmuş. Köpek belki de günlerdir açmış ve kimse onun aç olduğunu anlamamış. Oğuz her gün köpeğe yemek ve su vermeye, onunla ilgilenmeye, sevmeye başlamış. O saldırgan köpek birden bire dünyanın en uysal köpeği haline gelmiş. Çocuklar artık onu sevmeye, büyükler de ona ilgi göstermeye başlamışlar. Tüm köylü sevginin iyileştirici gücünün farkına varmış ve herkes hayata sevgiyle bakmaya başlamış. Bu hikayede burada bitmiş.
Kısa hikaye okumayı seviyorsanız Kısa Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.