Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde sokaklarda yaşayan bir kedi varmış. Bu kedinin adı Mıncır mış. Mıncır, sokakları hiç sevmezmiş ama orada yemek daha kolay bulabildiği için mecburiyetten sokaklarda kalırmış.
Mıncır en çok ormanı severmiş, her gün karnını doyurup ormanın yolunu tutarmış. Çünkü ormana gittiğinde, ağaçların yapraklarına, gökyüzünün mavisine, çiçeklerin rengârenk yapraklarına hayran hayran bakar, hayal kurarmış. En sevdiği yerlerden biri de gölmüş, çünkü doğanın göle yansımasını, o yansıma içinde balıkların adeta dans edişini izlermiş. Mıncır bu güzellikleri izlerken içinden sürekli “Keşke bu güzellikleri resmedebilsem” diye geçirirmiş. Bir gün yine gölün kenarında otururken, yerde duran toprağa çizim yapmaya başlamış. Çizdiği şeyler çok güzelmiş ama Mıncır beğenmeyip sürekli siliyormuş. Mıncır’ın çizimlerini ağacın dalından izleyen küçük bir kuş, hemen evine gidip insanların daha önce ormanda unuttuğu boyaları ve kağıtları alıp, Mıncır’ın yanına gitmiş. Kuş “Bunlar senin hayallerine ulaşmana yardımcı olacak” demiş ve elindekileri Mıncır’a uzatmış.
Mıncır kuşun elindekilere bakıp “Bunlar ne?” diye sormuş. Kuş, elindeki kalemi gösterip “Bunlar boya kalemi” kağıdı gösterip “Bu da kağıt” demiş. “Şimdi kağıda kalemlerde istediğin her şeyi çizebilirsin” demiş. Mıncır çok heyecanlanmış, boyalarla çalışmaya başlamış ve zamanla ormandaki hayvanların portrelerini yapacak kadar yetenek kazanmış. Herkes Mıncır’ın resimlerini görmek için ona geliyormuş. Mıncır, hayalindeki resimleri çizebilmenin mutluluğunu yaşıyormuş. Her zaman hayallerinin peşinden gitmiş ve sonunda ormanın en ünlü ressamı olmuş. Sizler de Mıncır gibi hayallerinizin peşinden gitmekten asla vazgeçmeyin!
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.