Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde kimsenin bilmediği, daha önce ayak basmadığı bir yer varmış. Bu yer sihirli oyuncaklarla dolu, perilerin özgürce dolaştığı bir yermiş. Periler oraya “Sihirli park” diyorlarmış.

Günlerden bir gün sihirli parkı bir kadın keşfetmiş, bu kadının da adı Yaren miş. Yaren hanım gördükleri karşısında çok etkilenmiş ve küçük oğlu olan Yiğit’i hemen almak için eve gitmiş. Yiğit ve annesi her gün normal parka gider, vakit geçirirlermiş. Bu sefer sihirli parkta sihirlerle zaman geçirmek istemişler ve parka doğru yürümeye başlamışlar. Yiğit merakla annesine: “Anneciğim sihirli parkın adı niye sihirli park ve gerçekten sihirli mi?” diye sormuş. Annesi de: “Evet tatlı oğluşum burası gerçekten sihirli. Buraya girdiğinde ne hayal edersen o oluyormuş, denemek ister misin?” Demiş. Yiğit heyecandan yerinde duramıyormuş. en sonunda upuzun bir yolun ardından parka ulaşmışlar. Burası gerçekten de büyülüymüş. Yiğit bu mükemmel yeri görür görmez ağzı açık kalmış. Her yerde periler uçuşuyormuş, meyveler parıl parıl parlıyormuş, daha önce hiç görmediği hayvanla mutlu mutlu oyunlar oynuyormuş. Kocaman dönme dolap neşeli bir şekilde dönüyormuş. Çikolatadan şelaleler, pamuk şekerinden bulutlar varmış ve Yiğit bunlara istediği zaman dokunabiliyormuş.

Yiğit bütün oyuncaklara binmiş, bütün periler ve hayvanlarla oynamış. Çikolata şelalesinden içip, pamuk şeker buluttan yemiş. Anne ve oğul çok eğlenmişler ama artık eve dönme zamanları gelmiş. Bir sonra ki gelişinde babasının ve ablasının da gelmesini istemiş. Günün sonunda eve döndüklerinde Yiğit pijamalarını giymiş ve günlüğüne olan biteni yazmış. Sihirli parkı hiç unutmamış. Masal da burada bitmiş.

Kısa masal okumayı seviyorsanız Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.