Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman için Taha adında 5 yaşında bir çocuk varmış. Taha, yaz aylarını en çok seven çocuktu ve ailesiyle birlikte planladıkları tatil gününün gelmesini dört gözle bekliyordu.
Nihayet tatil günü geldi. Ailesiyle birlikte arabalarına bindiler ve yola çıktılar. Taha, arabada şarkılar söyleyerek giderken heyecandan hiç uyuyamadı. Tatil köyüne vardıklarında, Taha’nın gözleri ışıkla parladı. Denizin mavisi, kumsalın sıcaklığı ve tatil köyünün eğlenceli atmosferi onu büyülemişti. Hemen denize koştu, annesi ve babasıyla birlikte kumlarla oynamaya başladı. Su kaydıraklarından kayarken kahkahalarla güldü. Bir gün, annesiyle birlikte denizdeyken babasını da yanlarına çağırmak istedi. Ancak heyecandan yanlış yöne yürümeye başladı. Uzun süre sonra fark etti ki artık sahilden çok uzaktaydı. Kaybolduğunu anlayan Taha, etrafa bakarak babasını bulmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı. Tam o sırada okulundaki öğretmenin öğrettiği çok önemli bir ders aklına geldi. Kayboldukları yeri terk etmeden anne ve babasına seslenmek, yalnızca tanıdığı birileri ya da polis amcaları görürse onlarla birlikte oradan ayrılmanın en önemli kuralıydı. “Baba, babaa” diye yavaşça artan ses tonlarıyla seslenen Taha hiç yerinden kıpırdamadı. Zaten babası da Taha’nın yanlış yönde ilerlediğini fark etmiş ve hemen onu takip etmeye başlamıştı.
Taha’nın kaybolduğunu hissettiğinde sakin kalmış ve yardım istemek için yerini terk etmemesi babasının çok hoşuna gitmişti. Baba ve oğul sarılarak kendi yerlerine geri döndüler. Dondurma yedikten sonra denizdeki eğlencelerine kaldıkları yerden devam ettiler. Hikaye burada sona ermedi, çünkü Taha’nın tatili ve okul günleri her gün yeni heyecan ve maceralarla devam etti.
Kısa hikaye okumayı seviyorsanız Kısa Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.